GİRİŞ
İş hukukunda rekabet yasağı, iş sözleşmesi devam ederken ve iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet etmeme borcu olmak üzere ikiye ayrılır. İş akdinin kurulmasıyla doğan sadakat borcu, işçi tarafından işverenin çıkarlarının koruma ve gözetme borcudur. İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Söz konusu borç, iş sözleşmesi sona ermesiyle ortadan kalkmaktadır. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşmeyle kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır.[1] Taraflar rekabet etmeme yükümlülüğünü iş sözleşmesine bu konuda bir şart koyarak da kararlaştırabilirler. İş Kanunu’nda rekabet yasağı sözleşmesine ilişin bir düzenleme olmaması sebebiyle rekabet yasağı sözleşmesine 6098 s. BK m. 444-447 hükümleri uygulanır. Zira B.K. 444. maddesi işçi işveren arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin geçerlilik şartını yazılı şekle tabi tutmuştur. Bunun aksi bir durumda işçi ve işveren arasında bir rekabet yasağı sözleşmesinin mevcut olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin emsal niteliği teşkil eden 13.10.2005 tarihli Esas No: 2005/2442 Karar No: 2005/33320 sayı numaralı kararında; “…Her ne kadar sözleşmenin 8. maddesi cezai şart hükümleri başlığı altında düzenlenmiş ise de anılan hükmün içeriğinde gizlilik ve rekabet yasağından söz edilmektedir. Rekabet yasağı ise spesifik olarak aynı sözleşmenin 5. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre işçi hizmet sonrasında herhangi bir suretle sözleşmenin sona ermesinden itibaren bir yıl süresince L…’daki görevi esnasında öğrendiği, yapılması planlanan araştırma veya geliştirme çalışmaları piyasaya sürülen veya sürülecek yeni ürünlerle ve hizmetlerle rekabet halinde hiçbir işi kabul etmeyeceğini kabul etmiştir. Devamında coğrafi sınırlamada bulunulmuştur. Şu durumda anlaşmazlığın rekabet yasağı bağlamında çözülmesi gerekirken mahkemece cezai şart kapsamında değerlendirilmesi hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…”[2] şeklinde hüküm tesis etmiştir.
REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİ
BK m.444/1 e göre “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.” Anlaşılacağı üzere rekabet yasağı sözleşmesinin konusu, işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra, kendi adına işvereni ile rekabet edecek bir iş yapmaması, rakip bir kuruşta çalışmaması , rakip bir kuruluşa ortak olmaması ve ortaklıktan başka bir sıfatla dahi rakip bir kuruluşla ilgisinin olmamasıdır.
Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında , belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içinde işverenle rekabet teşkil edecek herhangi bir faaliyette bulunmaması hususunu içeren sözleşmedir.[3]Rekabet yasağının konusunu, örneğin akıllı bina sistemleri bölümünde sistem, ürün ve proje satış görevlisi olarak çalışmaya başlayan işçinin kendi isteği ile işyerinden ayrıldıktan sonra faaliyet konuları aynı olan ve aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir işyerinde aynı görev tanımıyla çalışmasının yasaklanması oluşturabilir.[4]
REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK KOŞULLARI
İşçinin korunmasını sağlamak amacıyla yapılan rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli bir şekilde kurulabilmesi için bazı şartlar aranmıştır. Rekabet yasağı sözleşmesinin kuruluş şartları 6098 s.BK m.444-446’da düzenlenmiştir. Bunlar;
• Geçerli Bir İş Sözleşmesinin Bulunması
Rekabet yasağı sözleşmesinin kurulabilmesi için öncelikle taraflar arasında bir hizmet ilişkisi olmalıdır. Taraflar isterlerse, bu iş sözleşmesine, sözleşme sona erdikten sonra hüküm ifade etmek üzere rekabet yasağı kaydı koyabilirler veya ayrı bir rekabet yasağı sözleşmesi yapabilirler. Taraflar arasında yapılan iş sözleşmesinin belirli ya da belirsiz süreli olması önem taşımamaktadır.
• İşçinin Fiil Ehliyetine Sahip Olması
6098 sayılı BK da rekabet yasağı sözleşmesi yapabilmek için işçinin fiil ehliyetine sahip olması koşulu aranmıştır. Yani işçinin sadece ayırt etme gücüne sahip olması yeterli olmamakta, aynı zamanda ergin olması ve kısıtlı olmaması gerekmektedir.[5] Fiil ehliyetine sahip olma koşulu rekabet yasağı sözleşmesinin imzalandığı ana göre değerlendirilmelidir.[6]
• Sözleşmenin Yazılı Şekilde Yapılması
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 444 de, rekabet yasağı sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması öngörülmüştür. Belirtmek gerekir ki, diğer koşullarda olduğu gibi yazılı şekil koşuluna uyulmamış olması da, sözleşmenin butlan türünden geçersiz olmasına neden olur.[7] Ancak kanununun öngördüğü şeklin, resmi şekil değil adi yazılı şekil olarak kabul edilmesi gerekir.[8]
• İşverenin korunmaya değer haklı menfaatinin varlığı
Kanun koyucu, rekabet yasağı kaydının, ancak taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olabileceğini hükme bağlamıştır.( 444. f. 2) Yani rekabet yasağı kaydının işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmemesi gerektiğinden ancak işverenin önemli bir menfaatinin olduğu hallerde rekabet yasağı kabul edilmiştir. İşverenin böyle önemli bir menfaati ancak müşteri çevresi ve iş sırlarının korunması söz konusu olduğu zaman vardır.[9]
-Müşterileri Tanıma Unsuru
Müşteri çevresine ilişkin bilgiler genel olarak, müşterilerin ad ve soyadları, meslekleri adres ve telefon numaraları, yaptıkları alışverişin cins ve miktarları gibi bilgilerden oluşmaktadır.[10]İşçinin, o işletme ile ilgili olan ticari ve şahsi ilişkileri bilmesi ve bu bilgiyi kendi adına ekonomik menfaat elde edebilecek şekilde kullanması önemlidir.[11]
İşverenin müşteri bilgilerinin işçi tarafından bilinmesi halinde rekabet yasağı sözleşmesi yapılmasını haklı gösteren neden, bu bilgileri faaliyet konuları aynı olan rakip bir işletme içinde kullanması ve kullanma ihtimalinin olmasıdır.
-Üretim Sırları ve İşle İlgili Bilgiler Öğrenme Unsuru
Üretim sırları ve işle ilgili bilgiler, sınırlı bir çevre tarafından bilinen, başkaları tarafından kolaylıkla öğrenilmesi mümkün olmayan, saklı kalmasında işverenin haklı menfaatinin olduğu olgular olarak tanımlanabilir. Yargıtay bir kararında rekabet yasağı sözleşmesinin ancak, işçinin müşteri çevresine veya iş sırlarına nüfuz etme imkanına sahip bulunması nedeniyle işverenin önemli bir zarara uğraması ihtimalinin varlığı halinde geçerli olabileceğini tespit etmiştir.[12] Üretim sırları ve işle ilgili bilgilerin mahrem bilgi ve sır niteliği taşıması ve işçinin bu sırları öğrenme imkânına sahip olması gereklidir[13]. Bu nedenle, herkes tarafından bilinmesi mümkün olan bilgileri haiz, özellikle vasıfsız işçilerle rekabet yasağı sözleşmesi yapılamaz.[14] Yargıtayın bir kararına göre ,”..Davalı işçi ile iş ilişkisinin kurulduğu 26.2.2002 tarihinde taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesinde , işçinin müfettiş yardımcısı olarak görev yaptığı belirtilmiş ve davacı işçinin teknik , ticari ve personele ilişkin iş sırlarına ve müşteri çevresine nüfuz eden konumu sebebiyle asgari dört yıl süreyle çalışması şartı öngörülmüştür. İşçinin dört yıllık süre dolmadan ayrılması halinde diğer bankalar ile finans sektöründe faaliyet gösteren mali kuruluşlarda çalışmayacağı taahhüt edilmiş, bu süre iki yıl ile sınırlandırılmış ve Marmara, Ege ve İç Anadolu kapsamına giren illerde geçerli olduğu hükme bağlanmıştır. …Somut olayda işyerinde müfettiş yardımcısı olarak çalışan davalının müşterileri tanıma, iş sırrına vakıf olma ve en nihayet işverenin hissolunacak bir zararına neden olabilmesi yönlerinden gerekli inceleme yapılmamıştır. … Eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” Rekabet yasağı sözleşmesinin yapılmasında işverenin haklı bir menfaati olması koşulunun gerçekleşebilmesi için, işçinin yukarıda açıklanan bilgilere sahip olması ve öğrenebilecek durumda olması yeterli değildir. Nitekim kanunun 444. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, söz konusu bilgilerin kullanılmasının işvereni önemli bir zarara uğratma ihtimalinin bulunması gerekir. Böyle bir ihtimalin var olup olmadığı ise somut olaya göre belirlenecektir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin sonuç doğurabilmesi için bu koşulların tamamının bir arada bulunması gerekir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerliliği için bulunması zorunlu olan bu koşullara ilişkin hükümler emredici niteliktedir ve bu koşullarda herhangi birinin bulunmaması halinde sözleşme batıl olur.[15] Ancak rekabet yasağı kaydının geçersiz olması iş sözleşmesine etki yapmaz.
Rekabet yasağı sözleşmesi etkisini iş sözleşmesi sona erdikten sonra gösterir. Bu nedenle geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesinden söz edebilmek için gerekli olan ehliyet dışındaki koşullar, yasağın kararlaştırıldığı anda değil, iş sözleşmesinin sona erdiği gerçekleşmiş olmalıdır.[16]Bu şartların gerçekleştiğini ispat yükü işverene aittir.
SINIRLANDIRILMASI
6098 s. Borçlar Kanunu nun 445. Maddesinde rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Yani rekabet yasağı sözleşmesi yapılırken taraflar tam ve mutlak bir serbestiye sahip değildir.[17] Rekabet yasağı sözleşmesi işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye atılmaması şartıyla geçerlidir.
Yer Bakımından Getirilen Sınırlamalar
Rekabet yasağı sözleşmesine yer bakımından sınırlama getirilmesi gerekir. Yer bakımından sınırlama yapılırken sınırlamanın işverenin fiilen yürüttüğü faaliyet alanını aşmaması gerekir. İşçinin iş gördüğü işletme, yapılan faaliyetler konusunda ne kadar uzmanlaşmışsa, işçinin iktisadi geleceğini hakkaniyete aykırı olarak güçleştirmemek koşuluyla, yasağın etki alanı da o kadar geniş olacaktır.[18] Burada doktrinde tartışılan konu rekabet yasağı sözleşmesinin tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde yapılıp yapılamayacağıdır. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi’nin emsal niteliği teşkil eden,06.07.1999 tarihli, Esas No: 1999/8262 Karar No: 1999/12073 sayılı ilamında;“…gerçekten “Türkiye’de ki tüm bankalarda çalışmamayı kabul ve taahhüt eder” biçimindeki düzenleme iki yıl sure ile sınırlı olarak getirilmiş ise de, Türkiye’deki tüm bankaları kapsaması bakımından mahal ve banka açısından bir sınır söz konusu olmadığı için davacı bankacının geleceği bakımından ağır sonuçları beraberinde getirecek bir düzenleme olarak kabul edilmelidir…”şeklinde hüküm tesis etmiştir.[19]Ancak doktrinde hakim olan görüş, rekabet yasağının, işverenin yürüttüğü faaliyetin tüm Türkiye’de geçerli olması halinde, işçinin işyerindeki konumu bakımından işverenin korunmaya değer haklı menfaatlerinin bulunması durumunda tüm ülkeyi kapsayacak şekilde düzenlenebileceği yönündedir.
İşin Türü Bakımından Getirilen Sınırlamalar
Rekabet yasağı sözleşmesiyle işçinin ancak rekabet teşkil edecek faaliyetleri yasaklanabilir.
Buradaki konu bakımından sınır, işverenin faaliyet alanını oluşturmaktadır. Faaliyetin de alanını hizmet akdinin sona erdiği alana göre belirlemek gerekir.[20] . Rekabet yasağı işin türü bakımından işverenin yaptığı faaliyetle doğrudan ilgili işlerle sınırlandırılabilir. Rekabet yasağı, işçinin çalıştığı yerdeki somut görev ve işleviyle sınırlıdır. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi’nin emsal niteliği teşkil eden 08.06.2004 tarihli, Esas No: 2003/18581 Karar No: 2004/14299 sayılı ilamında; “…Davalı isçinin yaptığı görevi itibarıyla davacı işverenin müşterilerini tanımak veya islerin esrarına nüfuz etmek gibi Borçlar Kanununun 348.maddesinde belirtilen bir konumunun bulunup bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Gerçekten anılan madde hükmüne göre, rekabet yasağı sözleşmesinin yapılabilmesi için belirtilen hususların varlığı gerekir…” şeklinde karar vermiştir.[21]
Süre Bakımından Getirilen Sınırlamalar
818 sayılı Borçlar Kanunu’nda rekabet yasağı sözleşmesinin süresine ilişkin herhangi bir düzenleme öngörülmemişti. Buna karşılık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 445’de rekabet yasağı sözleşmesinin süresinin özel durumlar ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağına ilişkin bir hükme yer verilmiştir. Süre, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte başlar.[22]
Rekabet Yasağına Hakimin Müdahelesi
Türk Borçlar Kanunu m. 445, f. 2 hükmü ile “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun bir biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı ve süresi bakımından sınırlayabilir”. Şeklinde düzenleme yapılmıştır. Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmamalıdır. Rekabet yasağı sınırlamalarının biri veya hepsi aşılmışsa yasağa ilişkin sözleşme hükmü geçersiz sayılmaz; sadece işçi, yasağın sınırları aştığı ölçüde, rekabet yasağı ile bağlı olmaz.[23] Hakimin sözleşmede öngörülen cezai şartı indirmesi mümkün olduğu gibi, işçiyi korumak amacıyla zaman, yer ve konu bakımından rekabet yasağına ilişkin aşırı sınırları uygun bir seviyeye indirme hakkı da vardır. Ancak hakim işverenin bir karşı edim ödemesine yada kararlaştırılmış bir karşı edimin artırılmasına karar veremez[24]
Sonuç
Rekabet yasağı sözleşmesi, iş sözleşmesi devam ederken işçinin işverenin müşterilerini tanıması veya iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman diliminde işverenle rekabet teşkil edecek herhangi bir faaliyette bulunmaması ve işverenin menfaatinin korunması amacıyla yapılan bir sözleşmedir. Rekabet yasağı ,işçinin ekonomik geleceğinin belli ölçülerde kısıtladığından kanun koyucu sözleşmenin geçerliliğin birtakım koşulların varlığına bağlamıştır. Rekabet yasağına işçinin korunmasını sağlamak amacıyla getirilen geçerlilik şartları Türk Borçlar Kanunu m. 444 ve devamında düzenlenmiştir. İşçinin rekabet yasağı sözleşmesine uygun hareket etmemesi durumunda rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali söz konusu olmakta ve bu durum, işverenin tazminat talebinde bulunması, işçinin cezai şart ödemesi ya da işverenin sözleşmeye aykırılığın sona erdirilmesini istemesi gibi çeşitli sonuçlar doğurabilmektedir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
*SOYER, Polat, Rekabet Yasağı Sözleşmesi, Ankara 1994.
*SÜZEK, Sarper, İş Hukuku, 8. Baskı, İstanbul 2012. Süzek, Sarper: İş Hukuku, Beta Yayınları,2005
*Tunçomağ, Kenan, Borçlar Hukuku Dersleri,c.2, İstanbul1967
*TAŞKENT, Savaş/KABAKÇI, Mahmut, “Rekabet Yasağı Sözleşmesi”
*DÖNMEZ, Kamil Yücel, İşçinin Borçları, Ankara 2000.
*UŞAN, Fatih, “Rekabet Yasağı Sözleşmesinin Taşıması Gereken Şartlar ve Bunun Geçerliliği Meselesi”, Sicil İş Hukuku Dergisi, Mart 2011, Y. 6, S. 21, s. 116-128.
*KESER, Hakan, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Rekabet Yasağı” Sicil İş Hukuku Dergisi, Aralık 2011, Y. 6, S. 24, s. 88-106.
[1]Süzek, Sarper: İş Hukuku, Beta Yayınları,2005,s.277
[2] Yargıtay 9.H.D. nin, 13.10.2005 tarihli Esas No: 2005/2442 Karar No: 2005/33320 sayılı ilamı
[3] Uşan, Rekabet Yasağı, s.100
[4] Yargıtay 9.H.D nin 26.06.2013 tarihli Esas No: 2011/17765 Karar No: 2013/19648 sayılı ilamı
[5] Keser, 2011, s 91.
[6] Soyer, Rekabet Yasağı Sözleşmesi 1994, s. 44. Taşkent/Kabakçı, 2009, s. 35
[7] Soyer, Rekabet Yasağı Sözleşmesi 1994, s. 44. Keser, 2011, s. 92.
[8] Keser, 2011, s. 92
[9] Tunçomağ, Borçlar, s.384-385
[10] Dönmez, Kamil Yücel, İşçinin Borçları, Ankara 2000, s. 233
[11] Soyer, Rekabet Yasağı, s.52
[12] Yargıtay HGK 22.9.2008, E.2008/9-517;2008/566
[13] Uşan, 2011, s. 121.
[14] Süzek, 2012, s. 365.
[15] Soyer, Rekabet Yasağı, s.39
[16] Soyer, Rekabet Yasağı, s.49
[17] Taşkent/Kabakçı, s.33
[18] Soyer, Rekabet Yasağı, s.66
[19] Yargıtay 9.H.D.’nin 06.07.1999 tarihli, Esas No: 1999/8262 Karar No: 1999/12073 sayılı ilamı
[20] Soyer, Rekabet Yasağı s. 66
[21] Yargıtay 9.H.D., 08.06.2004 tarihli, Esas No: 2003/18581 Karar No: 2004/14299 sayılı ilamı.
[22] Süzek, 2012, s. 367
[23] Tunçomağ, Borçlar, s.389
[24] Soyer,Rekabet Yasağı s.73
İşbu bilgilendirme içerikli makale içerisinde yer alan değerlendirmeler hukuki tavsiye ya da hukuki görüş niteliği teşkil etmemekte olup, bu makalede ki değerlendirmeler nedeniyle herhangi bir şekilde Apan-Dilek Avukatlık Bürosu’na sorumluluk yüklemek mümkün değildir. Bu bilgi verici makale içeriğindeki soru ve sorunlarınız bakımından bir hukukçudan bilge ve görüşü alınması tavsiye edilir.